Deha// Kitap Yorumu

16:06:00


  Yazar: Marie Lu
Çeviri: Sefa Emre İlikli
Yayınevi: Pegasus 
Sayfa Sayısı:357
Tür: Distopya
Goodreads Puanı: 4.30
Benim puanım:3.5-3.7




June ile Day'in yaralı bir halde Cumhuriyet'ten firar etmelerinin üzerinden yedi gün geçmiştir. Bu sırada en akla gelmeyecek şey gerçekleşir: Seçmen Primo ölür ve yerini oğlu Anden alır. Cumhuriyet kaçınılmaz bir şekilde kaosa sürüklenirken ikili, Day'in erkek kardeşini kurtarmak ve onları Koloniler'e götürmek için yardım etmeye gönüllü bir grup Vatansever isyacılarla güçlerini birleştirir. Ancak Vatanseverlerin bi talebi vardır: June ve Day yeni Seçmen'e suikast düzenlemelidir. Bu eylem, uluslarına değişimi getirmek ve çok uzun süredir susturulan bir halka sesini geri kazandırmak için ellerindeki tek şanstır. Ancak June bu yeni Seçmen'in, babasına hiç benzemediğini fark ederek kararsızlığa düşer. Ya Anden yeni bir başlangıcın anahtarıysa ve Vatanseverler yanılıyorsa? Ya devrim yolu kayıp vermekten, intikam almaktan ve kan dökmekten geçmiyorsa? 




 Efsane'den sonra Deha'yı okumaya hemen başlayamadım çünkü çoğu kişi gibi ben de Efsane'yi okuduğumda çok şaşırmıştım. Şaşkınlığımın sebebi beklentilerimin çok üstünde bir kitapla karşılaşmayı beklerken aslında beklentilerimin çok aşağısında bir kitapla karşılaşmış olmamdı.

  Bir distopyayı anlatan Efsane serisinin ilk kitabı olan Efsane, içinde distopyaya dair pek bir şey barındırmayan, barındırsa bile sessizce, kimseye çaktırmadan barındıran bir kitaptı. Kendine distopya yani.

 Ben distopya okumayı çok severim çünkü sonunda gerçekleşen olayların gerçekte de olması ihtimali beni çok heyecanlandırır. Her ne kadar Efsane'de apayrı dünyaya girip kitabı ağzı açık bir şekilde bitireceğimi düşünürken omuzlarım düşerek kitabı bitirsem de serinin gittikçe güzelleşeceğine olan inancımı tam gaz devam ettirerek seriden vazgeçmedim.  Gelelim Deha'ya..

 Kitabı Efsane'yle karşılaştırmaktan kendimi alamadım, sanki farklı yazarlar ama aynı konuymuş gibi hissettirdi bana. Ben bu ikinci,sözde ikinci ,yazarımızı daha çok sevdim.

 Deha'nın konusunda bahsetmek isterdim ama maşallah arka kapağa bütün her şeyi yazdıkları bir kapakla çıkmış kitap. Gerçi bu sadece bizde değil, orijinali de böyle. Ama siz yine de arka kapağı okudum, aman tahmin ederim, pırt bu ne diyerek başlamayın kitaba. Zira ben öyle başladım ve avucumu da yaladım.(gibi.)

  Deha 357 sayfalık bir kitap ama olaylar 200.sayfadan sonra kızışıyor. Yine ilk sayfalar biraz ne yaptık, ne ediyoruz, nereye gidiyoruz bölümüydü ve asıl olay,yaklaşık olarak, son 150 sayfada oldu. İlk 200 sayfasına puan vermek gerekseydi 2 verirdim ama son olaylar.. UU BEYBİ.

 Kitapta  üzüldüğüm birkaç yer oldu. Bu yerler bence  ustaca kurgulanmıştı. Tam kıvamında ve tam ona uygun yerlere serpiştirilmişti. Kitaptaki aksiyondan, o dünyadan biraz uzaklaşıp, yazarın bize Day, June ve Cumhuriyet'i değil de başka şeyleri de düşündürmesi hoşuma gitti.
 Sizi bilmem ama ben June'dan pek hazzetmiyorum.  Bana Day'i pek hak etmiyormuş gibi geliyor. Gerçi burada yazarı tebrik etmek lazım çünkü bence June'u bilerek böyle yaratmış. Cumhuriyet'te büyüyen ve ona göre yetiştirilen ergenlik çağında bir kızın birden gecekondu mahallelerinde, yoksulluk içinde yaşayan Day'e ayak uydurması pek güzel olmazdı.
 Ayrıca söylemem gerekir ki Şampiyonda ne olacağını bilmesem de ben Day&Tess'i daha çok seviyorum. Hatta hikaye onların üstünden bambaşka yerlere gitse gıkımı çıkarırsam vurun beni.

Son olarak ben Day'i ve Tess'i böyle(Saçlarına takılmayın);





Day ve June'u,adı batasıca,böyle canlandırdım.


Ay bu arada bu anime benim ilk izlediğim animeydi,Kaichou wa Maid-sama, çok tatlıştı :')

Siz Deha hakkında ne düşünüyorsunuz? 

You Might Also Like

0 yorum